Merhaba. Ben bir Ticaret şirketinde Satış ve Pazarlama bölümünün müdürüyüm. Benim şirketteki görevim, diğer bölümlere göre en rahat olanıydı. Sadece şirketin yapacağı ticaretteki malları alıp, satıyordum. Şöyle zor bir tarafı vardı, şirketin kâr etmesi de, zarar etmesi de bana bağlıydı. O yüzden satılacak malları çok iyi seçmem gerekiyordu. Şirket büyüdükçe artık başka bölümlerden yardıma gelen elemanlar kendi bölümlerine gönderildi ve biz de bu işi bilen ve bu iş için okumuş kişileri almayı planladık. Bu konu için patronum Gökhan bey beni odasına çağırdı ve “Engin, şirket senin sayende çok fazla ilerledi. Hem adımızı duyurduk hemde geçen yıl en yüksek gelir yapan şirketler arasına girdik. O yüzden artık senin bölümüne birilerini alacağım bu işi bilen. Bu alacağım kişilerle sen çalışacağın için, öncelikle girecekleri de sen belirleyeceksin ve belirlediğin kişileri sonra bir mülakata daha çağıracağız. Ben de görüştükten sonra olumlu karar verirsem işe alırız.” dedi. Ben de, “Tamam Gökhan bey!” diyerek odasından çıktım. Şirketin resmi sitesine, şirketimize Satış ve Pazarlama bölümüne personel alınacağı ve aranan kriterler ile ilgili güzel bir yazı yazdım. Ben kafamda zaten planımı yapmıştım, genç kişileri alarak, güçlü bir ekiple uzun süre çalışacaktım. Sekreter, başvuranları bana bağlıyor ve ben de onlara mülakat için gün veriyordum. Mart ayının başlarındaydık, ilk iş görüşme günü gelmişti. Toplam 12 kişi gelecekti o gün iş başvurusuna. Odamın önündeki koltuklarda oturmuşlardı ve sırayla hepsini aldım içeriye. 12 kişi arasından Özgür ve Sinem adlı iki kişiyi gözüme kestirmiştim. Özgür bey 23 yaşındaydı, Üniversiteden geçen sene çok iyi bir derece ile mezun olmuştu ve ayrıca İngilizce ve Fransızca biliyordu. Bunun yanında da işimize yarayacak bilgisayar programlarını da profesyonel derecede iyi kullanıyordu. Sinem hanım da 25 yaşındaydı, o da Özgür beyin mezun olduğu Üniversiteden sadece 3 sene önce mezun olmuştu. Sinem hanım da iyi bir dereceyle bitirmişti Üniversiteyi. Bizden önce 1 şirkette çalışmış, ama anlaşmazlıklardan dolayı ayrılmıştı. İngilizce, Fransızca ve Almanca biliyordu. O gün görüşme bitmişti, ama ben de bitmiştim. İşlerin en yoğun olduğu günler bile bu kadar yorulmuyordum. Aradan 1 hafta geçtikten sonra Özgür bey ve Sinem hanımı arayarak ilk mülakattan başarıyla geçtiklerini söyledim ve bu hafta içinde şirkete gelerek patronumuz Gökhan beyle son mülakata gireceklerini söyledim. İkisi de tesadüftür ki, aynı gün sadece 1’er saat aralıklarla gelmişlerdi. İkisi de patronla yarım saatlik bir mülakata girmişlerdi. Ve şirketten ayrıldıklarında, “İkisi de çok iyi, alalım işe!” dedi Gökhan bey. Ben de haftasonu onları arayarak müjdeli haberi verdim. İşe başladıktan sonra aramız çok iyi olmuştu ikisiylede. Müdür olduğum için onlara karşı sert davranmıyor, aksine arkadaşları gibi davranıyordum, zaten ikisiyle de aramda çok yaş farkı yoktu. Yalnız Sinem hanımda işe başladıktan sonra bir tuhaflık sezmiştim. Son günlerde bana çok ilgili davranıyor, sürekli küçük sebeplerden dolayı odama girip çıkıyordu. İlgiliydi benimle ve benim içinmidir bilmem ama, çok tahrik edici, açık kıyafetler giyiyordu. Üstelik 2 senelik evliydi, buna rağmen bu kadar açık giyinmesini anlayamamıştım. En son Üniversite yıllarında birkaç kaçamağım olduğundan, seksle son 2-3 yıldır aram yoktu. Sinem’i ben de kafaya koymuştum, mutlaka sikecektim artık. Haziran ayına girmiştik, Çin’de bir şirket ile görüşüyorduk. Satacağımız maldan çok iyi bir para alacaktık, o yüzden adamların neredeyse bir dediğini iki etmiyorduk. Bizden alacakları mal ile ilgili geniş bir rapor istemişlerdi, hemde 1 hafta içerisinde. Bu raporu tek başıma hazırlamam zordu, Özgür bey de 1 haftalık izine ayrıldığından, Sinem hanımla beraber uğraşıyorduk, ama bitmeyecek gibiydi. Sinem’e, “Bugün işin yoksa 1 saat mesaiye kalalım, yoksa bitmeyecek bu rapor!” dediğimde, “Evet bitmeyecek gibi, tamam kalabilirim!” dedi ve telefonunu alıp kocasına haber verdi. Ben raporu o gün bitirmiştim, çok az ek bilgiler kalmıştı, ama yazdığım raporu ona göstermemiştim, o yüzden daha bitmesine çok var sanıyordu. Saat 17:30’da bizim mesaimiz bitmişti. Bölümün kapısını kapatıp kilitledim. Sinem bana sorgularca bakarken, “Rahatsız etmemeleri için!” dediğimde gülümsedi. İşe başladıktan sonra Sinem yine bana ilgili davranmaya başlamıştı. Yarım saat kadar sonra dolabı göstererek, “Sinem şu dolabın en alt rafından Satış Planlama dosyasını verir misin?” dedim. “Tabii ki!” diyerek dolabın kapısını açtı. Altında diz üstünde siyah dar bir etek, üstünde de eteğin içine sokulmuş dar bir yeşil gömlek vardı. Göğüsleri tamamen meydandaydı. Sinem çok güzel bir kızdı aslında, kocası çok şanslı adam diye düşünüyordum hep. Boyu 1.80’e yakın, yeşil gözleri, beyaz teni ve siyah saçlarıyla tam bir afetti. Vücudu da çok iyiydi. Kalçaları dolgundu ve kıyafetten kendini belli ediyordu. Göğüsleri de büyük ve dikti, giydiği kıyafetler de göğüslerini ön plana çıkartıyordu. Sinem domalarak dolabın içine bakmaya başladı, normalde en önde olmasına rağmen dosyayı arıyormuş gibi yapıyordu. Kısacık eteği domalınca iyice toplandı ve kalçalarının 2-3 cm altına kadar geldi. Yerimden kalktım ve Sinem’in arkasından yaklaşıp yarrağımı kalçalarının arasına dayadım ve belinden tuttum. Birkaç saniye bekledikten sonra ayağa kalktı ve gülümseyerek yüzüme bakıp dudaklarını yavaşça yaklaştırdı. En sonunda dudaklarımız birbirine değdi ve öpüşmeye başladık. Yavaş yavaş öpüşüyorduk, zaten çok vaktimiz vardı. Öpüşürken elim de kalçasındaydı ve sıkmaya başlamıştım. Sinemle öpüşmelerimiz hızlanmaya başlamıştı. Ellerimi kalçalarından çektim ve üstündeki yeşil gömleğin düğmelerini yavaş yavaş açmaya başladım. En sonunda gömleğinin eteğin içinde kalan kısmını da çekip çıkarttım. Artık üzerinde sadece kırmızı südyeniyle kalmıştı. Südyenini arkadan açtım ve bırakmamla beraber südyeni üzerinden kayarak yere düştü. Öpüşmeyi bıraktım ve göğüslerini izlemeye başladım. Büyük ve dik göğüsleri tam bana bakıyordu. Hemen birini ağzıma aldım ve emmeye başladım. Sinemi bu arada dolaba doğru dayamıştım. Sinem de hafiften inliyor ve bacaklarını okşuyordu. Diğer göğsüne de ben elimi attım ve yoğurmaya başladım. Göğüslerini uzunca süre emdikten sonra eteğini indirdim. Altında kırmızı dantelli bir külot vardı. Sanki sikileceğini biliyor gibiydi, amının üstünü de traş etmişti ve bir tane tüy yoktu. Yerde dizimin üstüne çöktüm ve sağ bacağını omzumun üstüne aldım. Amı iyice açılmıştı ve alttan emmeye başladım. Sinemin amı iyice sulanmıştı, inlemeleri de artıyor, elleriyle göğüslerini sıkarak, gözleri kapalı bir şekilde hafif hafif inliyordu. Ben ise pantolonumun üzerinden yarrağımı okşamaya başladım bu arada. Amını yalamayı bıraktım ve ayağa kalkarak kravatımı boynumdan çözdüm ve ardından gömleğimi de hızlıca çıkarttım. Sinem de pantolonumu ve boxerımı indirdikten sonra yarrağımı çıkartıp direkt ağzına aldı. Yarrak görmemiş gibi yalıyordu. Sikim dakikalar içinde sırılsıklam olmuştu. İyice büyümeye başladı sikim ağzında, bu arada taşaklarımı okşuyordu ve iyice zevk almamı sağlıyordu. Sinem’in yarrağımı daha hızlı yalaması için saçlarından tutarak sikime bastırıyordum ve o da bu tempoya uyarak iyice hızlanıyordu. 25 yaşında evli bir kadındı, ama sanki bir orospu gibi profesyonelce sevişiyordu. Sinem’i tuttum ve kaldırdım, masama doğru domalttım. İkimiz de çırılçıplaktık, hemen sikimi eline aldım ve amının girişine getirdim. İçine girmeden önce, “Aylardır beni azdırıyorsun, şimdi sana hayatının sikişini yaşatacağım!” diyerek bir anda içine kökledim. Sinemden çıkan, “Ahhhhh!” sesi tüm odayı sallamıştı. Ben canının acımasına bakmıyor, sürekli köklüyordum. Amı ne çok dar, ne de sikilmeyecek kadar çok genişti, müthiş bir zevk alıyordum. Bu arada farkında olmadan kendimi iyice kasmaya başlamıştım, ne oluyordu vücuduma ben de anlamıyordum. Uzun süredir sevişmemenin sonucu olarak 10 dakika siktikten sonra boşalacağımı anladım ve içinden çıkarak kalçalarının üzerine boşaldım. Sinem yavaş yavaş toparlandı ve odamdan çıktı. Bölümümüz büyük olduğu için lavabomuz da vardı bize ait. Oraya giderek kalçalarını temizledi ve dağınık saçını toparlayıp, makyajını yaptı ve yanıma geldi. Ona, “Birazdan yine başlarız, sana doymadım!” dedim. O da, “Başlayalım aşkım!” dedi, ama o arada telefonu çaldı. Çantasından telefonunu alıp baktığında, “Öff yaa, kocam arıyor!” dedi ve telefonu açtı. Bir süre kocasını dinledikten sonra, “Tamam aşkım, yok iş uzadı biraz da, 10 dakika içinde geliyorum. Öptüüüm!” dedi ve kapattı. Bana bakıp, “Üzgünüm hayatım, gitmeliyim! Ama söz, bir daha yine yapacağız, hem de daha uzun!” dedi ve hızlıca giyinip yanıma geldi, dudaklarımı öpüp şirketten ayrıldı. Ben de biraz dinlenip bir sigara içtikten sonra, etrafı toparladım ve şirketten ayrıldım. Bu bir başlangıçtı sadece, hissediyordum ileride daha güzel günler yaşayacaktık. Arabamla evime doğru giderken bu yaşadığım olayları düşünüyordum. Çok güzel bir an yaşamıştık, ama kocasının Sinem’i aramasıyla beraber bu müthiş an bozulmuştu. Canımı sıkmıştı bu olay, zevkli anların bozulmasından nefret ederdim. Eve varınca dışardan yemek siparişi verdim. Yemeğimi bitirdikten sonra, kendime bir bira açtım. Biraz TV ve Laptop keyfi yaptıktan sonra, gece saat 23:00 gibi yatağıma yattım. Tam uyuyacağım sırada telefonuma Sinem’den bir mesaj geldi. “Bugün için özür dilerim. Kocamın arayacağından haberim yoktu, ama istiyorsan yarın yine mesaiye kalabiliriz? :) ” yazıyordu. Yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşmuştu, “Tamam o zaman, yarın affettir kendini bana! :) ” yazdım ve gönderdikten sonra telefonu bırakıp uyudum. Sabah şirkete yarım saat erken gitmiştim. Diğer bölümden arkadaşım Mert geldi yanıma. Mert’le 5 dakika kadar havadan sudan muhabbet ettik. Ama ben çok konuşmuyordum, dün gece yaşadıklarımı Mert’e anlatsam mı diye düşünüyordum. Sonunda anlatmaya karar verdim ve “Mert, hani sana bahsediyordum ya, Sinem bana asılıyor falan diye… Dün Sinem’i siktim!” dedim. Mert’in birden yüzü bembeyaz oldu, kekeleyerek, “Nasıl lan?” dedi. Ben de olanları en ince ayrıntısına kadar anlattım. Tam konuşmamız bittiğinde Sinem de geldi. Mert’i görünce biraz resmileşerek, “Günaydın demek için girmiştim. Rahatsız etmedim umarım?” dedi. Ben de, “Yok yok, ben de Mert’le sohbet ediyordum zaten, gel otur!” dedim ve Mert’in karşısındaki koltuğu gösterdim. Sinem o gün tam bir afet olmuştu, altında ayak bileklerinin biraz üstünde biten beyaz bir tayt, üstüne de kalçalarının bir bölümüne kapatan Siyah bir uzun elbise giymişti. Ayaklarındaki siyah topuklu ayakkabıları ile kalçaları iyice dik gözüküyordu. Yarım saat kadar sohbet ettik, sonrasında Mert izin isteyerek kalktı ve kendi bölümüne gitti. Sinem’e, “Kızım taş gibi olmuşsun!” dediğimde, gülümseyerek, “Teşekkür ederim! Bu gün de mesaiye kalacağız ya, onun için!” dedi. “Kızım kocan 2 gün üst üste mesaiye kalmandan şüphelenmesin?” dediğimde, “Yok ya, dün gece onu öyle bir mutlu ettim ki, şüphelenmez! Rahat ol!” dedi. Öğlene kadar Çin’e göndereceğim raporun son eklerini hallettikten sonra, Sinem’e, “Sana bir şey söyleyeceğim… Dün normalde raporu bitirmiştim. Seninle yalnız kalabilmek için öyle bir yalan uydurdum!” dediğimde, Sinem bir kahkaha patlattı ve “Manyaksın sen!” deyip bir daha güldü. Saat’e baktığımda 12:00 olmuştu. “Hadi yemeğe gidelim.” dedim ve ceketimi alarak çıktık. Şirketin yemekhanesi yerine dışarıda yemek yiyecektik. Benim arabama bindik ve onu lüks bir restoranta götürdüm. Yemekle beraber birer kadeh şarap içip şirkete geri döndük. Saat 15:00 gibi Gökhan bey geldi odama ve “Sinem’i çağır hemen!” dedi. Gidip, raporları inceleyen Sinem’i çağırdım. Gökhan beyi dinliyorduk. Bana bir şey demeden (Sinem’i çağır!) demesi bir an dün gece olanları gördüğünü veya duyduğunu düşündürdü, ama dün gece kapı kilitliydi, Mert te beni satıp anlatmazdı patrona, o yüzden başka bir şey söyleyecektir diye teselli ediyordum kendimi. Gökhan bey, “Engin, sen daha tecrübeli olduğun için ve alacağımız işin de büyük olmasından dolayı, seni Çin’e göndereceğim haftaya. Yanına Sinem hanımı alabilirsin, o da orada tecrübe kazanır. Sen yokken yerine Mert bakacak!” dedi. Ardından benim yanıma yaklaşarak, “Size güveniyorum!” dedi ve odamdan çıktı. Çin’e satacağımız maldan önce biraz numune gönderecektik, o numuneyi kontrol etmem için aşağıdan haber geldi. Sinem’i de yanıma alarak depoya indim. Depoda numuneleri tek tek kontrol etmeye başladık. Bu arada işçiler de Sinem’i baştan sona süzüyordu. Numuneleri kontrol ettikten sonra, “Tamamdır, gönderebilirsiniz!” dedim ve Sinem’le beraber yukarıya çıkmak için depodan ayrıldık. Asansöre bindiğimizde, “Adamlar seni nasıl süzüyordu, gördün mü?” dedim ve güldüm. Sinem de, “Fark ettim, fark ettim!” dedi ve gülümsedi. Bölümümüze geldiğimizde saat 17:00 olmuştu. Yarım saat kadar boş boş oturduk. Mesai bitiminden 10 dakika kadar sonra Sinem yanıma geldi ve gülümseyerek, “Mesaiye başlıyor muyuz?” dedi. “Hayır, gel benimle!” dedim ve beraberce şirketten çıktık. Sinem’e, “Arabana bin ve beni takip et!” dedim ve başka bir şey söylemeden arabama bindim. Yola çıktıktan sonra Sinem de biraz mesafe bırakıp beni takip ediyordu. Evime götürmek istemiyordum, apartmanda oturduğumdan dolayı laf olabilirdi. O yüzden Otel’e sürdüm arabayı. Arabaları park ettikten sonra Sinem’e, “Biraz bekle, sonra resepsiyona beni sor!” dedim. Resepsiyondan bir oda istedim. Odayı aldıktan sonra, “5 dakika sonra arkadaşım gelecek, onu da odama gönderir misiniz?” dedim ve asansöre binip odama çıktım. Sinem gelmeden önce oda servisini arayarak bir şişe şarapla iki kadeh istedim. Çok geçmeden odamın kapısı çalındı, oda servisi gelmişti. Şarabı ve kadehleri aldım ve teşekkür ederek kapıyı kapattım. Az sonra da Sinem geldi. Sinem içeri girince, “Sen çılgınsın!” dedi ve güldü. Hemen koltuğa oturttum ve ben de yanına oturup birer kadeh şarap koyup içmeye başladık. Şaraplarımız bitince Sinem’in dudaklarına yapıştım. Öpüşürken bir yandan bir elim göğsünü okşuyordu. Öpüşmemize yatakta devam etmek için onu kucakladım ve yatağa attıktan sonra dudaklarına tekrardan yapıştım. Kısa bir öpüşme faslından sonra boynunu öpmeye hatta yalamaya başladım. Elim de taytının üzerinden bacaklarını okşuyordu. Öpüşmeyi bırakıp üstündeki siyah elbiseyi çıkarttım. Sinem de topuklu ayakkabılarını çıkartmıştı. Altında südyen yoktu, hemen göğüslerine yapıştım. O da beni iyice göğüslerine bastırıyordu. Göğüs uçları ağzımın içinde hızla büyümeye başladı, yavaşça, “Ihh, ıhhh!” diye inliyordu Sinem. Göğüslerinin yalanmasından çok hoşlanıyordu, veya ben öyle sanıyordum. Elimi kalçalarının yan bölümlerine atarak okşuyordum. Sırt üstü yattığından kalçalarını tam olarak sıkamıyordum. Sikimi amına yaslamaya başladım. Altında tayt olduğundan dolayı amını hissedebiliyordum. Pantolonumun kemerini ve fermuarını çözdüm, göğüslerini bıraktım ve ayağa kalkıp pantolonumu çıkarttıktan sonra boxerımı ona bıraktım. Boxerımı çıkarttı ve yarrağımı emmeye başladı. Bir eliyle yarrağımı okşuyor, diğer eliyle de taytının içine elini atmış, amıyla oynuyordu. O gün daha bir istekli yalıyordu yarrağımı, her halde yaptığım sürprizden ve loş ortamdan etkilenmişti. Tabii ki şarabın da etkisi olduğunu düşünüyordum. Sikimi bırakmasını söyledim ve son birkaç kez daha yalayıp bıraktı. Ayağa kaldırdım ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurduktan sonra arkasını döndürdüm. Kalçaları beyaz taytından harika gözüküyordu. Taytını çıkarttığımda içinde külot olmadığını da fark edince iyice azdım. Hemen taytını çıkarttım ve kenara attıktan sonra yatağa domalttım. Sinem’in amını yalamadan direkt sikimi içine soktum. Bir anda kökleyince Sinem çığlık attı. Sinem’i hızlı hızlı sikerken kalçalarını da sıkıyordum ve ara sıra tokatlar atıyordum. Süt beyazı kalçaları kızarmaya başlamıştı. Sinem de sert seksi seviyordu galiba, o yüzden bana hiç kızmıyor veya itiraz etmiyordu. Sinem’e, “Seni bu sefer öyle bir sikeceğim ki, eve gidince halin kalmayacak!” diyordum. O da, “Sik beni, o salak kocamın düzgün sikemediği amı sen sik!” diyordu. Bu laf biraz kafama takılsa da, o anki zevkten çok üstünde durmadım, büyük ihtimal aldığı zevkten dolayı öyle diyordu. Sinem kendini kasmaya başlamış ve inlemeleri de çoğalmıştı. Yarrağıma da sular geliyordu, Sinem orgazm olmuştu, ama halen aynı azgınlıkla devam ediyordu kendini siktirmeye. Biraz yorulmuştum ve içinden çıktım. Yatağa sırt üstü yattım ve sikimi yalamasını istedim. Sinem hırsla sikimi ağzına alarak yalamaya başladı. Ben de onu izlemeye başladım tabii ki. Bir sigara yaktım ve içmeye başladım. Sinem arada bir yarrağımı bırakıp, sigaramı ağzımdan alıyor ve bir kez çekip geri bana veriyor ve işine geri dönüyordu. Sigaram bitmişti. Sinem’i kucağıma aldım ve yarrağımı amına soktum. Sinem, yüzü bana dönük bir şekilde, ata biner gibi kucağımdaydı. Hemen zıplamaya başladı, yarrağımı köküne kadar ve hiç durmadan alıyordu. Ben de arada belinden tutarak onun zıplamasına destek oluyordum. Sinem kendini çok kaptırmıştı, ara sıra yarrağım amından çıkıyordu, ama hemen elini atıp yerine yerleştirip zıplamaya devam ediyordu. Sinem kendini geriye attı, ben de klitorisini okşuyordum, iyice zevke getiriyordum onu. Ve tekrardan orgazm oldu. Ben 25 dakikadır sikmeme rağmen yeni boşalıyordum. Sinem’in hemen amından çıktım ve biraz kendi göbeğime biraz da çıkmadan önce onun göbeğine geldi döllerim. Hemen üstümden kaldırdım ve banyoda göbeğime bulaşan dölleri temizledim. Geri geldiğimde Sinem yatağa yatmış sigara içiyordu. Yanına oturdum ve ilk başta unuttuğum işi yapmaya başladım. Sinem’in bacaklarını ikiye ayırdım ve amını yalamaya başladım. Sinem sigarasını içerken beni izliyor, ara sıra da başımı okşayarak sanki ödüllendiriyordu. Sinem’in amını 5 dakika kadar yaladıktan sonra belinden çekerek yatağa tam olarak sırt üstü yatırdım ve bacaklarını iyice yukarıya kaldırarak göt deliğini meydana çıkarttım. Göt deliğini yalamaya başladım ve elimle de klitorisini okşuyordum. Sinem’in iniltileri yine artmaya başladı. Sinem’in göt deliğine parmağımı sokmaya başladım. Yavaş yavaş hazırlıyordum onu, 5 dakika kadar parmakladıktan sonra göt deliği iyice açıldı. Sikimi göt deliğine sokup bastırmamla beraber yarısına kadar girdim. Sinem de girmemle beraber çığlık attı ve sonra, “Evet, evet daha sert!” demeye başladı. Hem acı çekip, hem de bu kadar istekli olması daha da zevke getirdi beni. Bu arada bağırmaması için dudaklarına yapıştım. Dudaklarımızı parçalarcasına öpüşüyorduk birbirimizle. Köküne kadar girmiştim Sinem’in götüne ve hızlı hızlı sikiyordum. Acayip zevk alıyordum o güzelim götünü sikmekten. 20 dakika kadar aynı pozisyonda sikiştik Sinem’le. Hem dudaklarını hem de göğüslerini öpe öpe morartmıştım. Artık boşalacaktım ve son bir köklememle beraber döllerimi götüne boşalttım. Havadaki bacaklarını bırakıp, götünden çıkmamla beraber, Sinem yatakta yayıldı kaldı. Ben de yanına attım kendimi ve biraz dinlendik. Sinem kalktı ve banyoya girdi. Birkaç dakika sonra ben de kalktım, banyoya girdim. Sinem duş alıyordu, hemen girdim duşa ve kalçalarını, sırtını köpükledim. Kalçaları kıpkırmızı olmuştu. Sinem yıkanıp çıktıktan sonra ben de bir duş aldım. Banyodan çıktığımda Sinem giyinmişti. Ben de hızlıca giyindim, beraberce çıktık odadan. Tabii ki Sinem benden önce çıktı otelden. Ben de resepsiyona odanın anahtarını teslim edip öyle çıktım. Otoparkta konuşmadık hiç, hemen arabalara bindik ve evlerimize gittik.