30 Kasım 2014 Pazar

türbanlı olgun güzelle


Merhaba, adım Vural. 42 yaşındayım ve

evliyim. 25 yıldır fotoğrafçılıkla uğraşıyorum.

Kendime ait bir stüdyom var. Genelde giyim

firmaları için katalog çekimleri yapıyorum.

Elbise, mayo vs. çekimleri için gelen

modellerle ilişkilerim oldu. Bunlar genelde

üniversite öğrencileri olurdu. Yüzü ve fiziği

güzel kızlardı çoğu. Karımda bulamadığım

cinsel tatmini onlarda buluyordum. İyi

kazandığım için maddi problemim yoktu.

Ceplerine parayı koyunca onları istediğim

gibi sikiyordum. Bir kısmı bakireydi, o

yüzden onları sadece götlerinden sikerdim.

Bazıları da artık işi orospuluğa vurmuştu.

Ben daha bir şey söylemeden amlarını

sergilerlerdi. Modellerin soyunma odasına

gizli kamera koymuş, onlar soyunurken izler,

görüntülerine bakarak da 31 çekerdim.

Sikemediklerim için de kendimi böyle

avutuyordum.

Bir gün modellik ajansından aradılar. Kıyafet

çekimi olacağını söylediler. Firma, çekimi

yapılacak elbiseleri getirecek, ajans da

fotomodeli gönderecekti. Bir saate kalmadan

firmadan geldiler ve elbiseleri bırakıp

gittiler. Bu sefer çekim için gelecek modeli

beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra orta

yaşlı, kapalı bir kadınla genç bir kız geldi.

“Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?” diye

sordum. Kadın, “Bizi ajanstan yolladılar,

burada çekim yapılacağını söylediler.” dedi.

Kız annesiyle beraber gelmişti, 19-20

yaşındaydı. Kız uzun boylu, genç ve güzeldi,

ama utangaç ve içine kapanık olduğu da

belliydi. Annesi ise 40-42 yaşlarında vardı.

Annesinin üzerinde uzun bir etek ve

gömlekle, başında renkli bir türbanı vardı.

Güneş gözlüklerini türbanının üzerine

çıkarmıştı. Ayağında da topuklu ayakkabı.

“Evet, ben de sizi bekliyordum...” dedim.

İşyerinde benden başka kimse yoktu, o

nedenle çekim esnasında kimse rahatsız

etmesin diye kapıyı içerden kilitledim. Daha

sonra kendilerine çekimin aşağıda

yapılacağını ve oraya inmemiz gerektiğini

söyledim. Annesi ve kızı önümden geçip

aşağı inerlerken, annesinin sallanan götü

sikimin sertleşmesine sebep oldu. İnce

eteğinin altından külot izi belli oluyordu.

Daha önce de birkaç kez annesiyle gelen kız

olmuştu. Ben çekimle ilgili konuları anlattım.

Kız başıyla anladığını belli ederken, annesi

köşede oturmuş, etrafa bakıyordu. Ben kıza

soyunma odasını gösterdim. O sırada annesi,

“Elbiseler açık saçık değil, dimi?” diye sordu.

Ben de, “Hayır, bu normal bir elbise çekimi,

pantolon, gömlek, elbise falan. İsterseniz siz

de içeri girip bakın.” dedim. Kadın, “Yoksa

babası keser ikimizi!” dedi ve kızıyla beraber

içeri girdi.

Birkaç dakika sonra kız üzerinde elbise ile

çıktı. Annesi de beraberinde çıkmış, köşede

çekimi izliyordu. Ben kızın resimlerini

çekmeye başladım. İçerisi oldukça sıcaktı.

Kapalı bir ortamdı ve spotlar da sıcaklığı

artırıyordu. Klima birkaç gün önce

bozulmuştu ve halen yaptıramamıştım.

Annesi sonunda, “Ay burası çok sıcak, ben

içerde oturacağım.” diyerek soyunma odasına

girdi ve çekim boyunca orada kaldı. Çekimler

birkaç saat sürdü. Neyse, akşamüzeri işimiz

bitti. Kıza ve annesine teşekkür ettim.

Beraber ayrıldılar. Ben de yapılan çekimler

üzerinde çalışmaya başladım. Saat geç

olmuştu ve ben de yorulmuştum. Soyunma

odasındaki kameranın kaydını izlemek

istedim. Açıkçası bu kızdan iş çıkmazdı, ama

en azından vücudunu görmek istiyordum.

Aşağı indim. Bilgisayarı açıp izlemeye

başladım. Görüntülerde kız üzerindekileri

çıkarıp, kıyafetleri giyiniyor, tabii bu sırada

sutyen, külotla kalıyordu. Biçimli ve düzgün

bir vücudu vardı. Ama görüntülerde beni asıl

şok eden annesi olmuştu. Annesi de kızıyla

beraber elbiseleri deniyordu...

Kadın önce eteğini aşağı sıyırıp çıkardı.

Ardından gömleğini. Sutyen ve külotla kaldı.

Biraz göbeği vardı. Vücudu beyazdı, güneş

görmemişti. Türbanı halen başındaydı.

Askıdaki elbiselerden birini alıp giyinmeye

çalışıyordu. Elbise vücuduna biraz dar geldiği

için yapamıyor, kızından yardım istiyordu.

Bu sırada kızı devamlı, “Anne, ne

yapıyorsun, bırak şunları!” diyor, ama annesi

“Ne var kız, bir bakayım şöyle!” diyordu.

Birkaç gün önce bir mayo çekimi olmuştu ve

çekim için getirilen mayo ve bikiniler odada

duruyordu, henüz almaya gelen olmamıştı.

Kadın bikinilerden birini aldı. (Ben de ekran

başında elim sikimde kadını izliyordum!).

Sutyenini açınca koca memeleri löpür löpür

sallanmaya başladı. Üzerindeki pamuklu

beyaz külotu çıkarınca, amı ve götü ortaya

çıktı. Amı biraz kıllıydı. Kadın bikini altını

alıp giymeye çalıştı, ama biraz küçük

geliyordu, yine de giymeyi başardı. Odada

aynanın karşısında sağa sola dönüyordu.

Bikini altı kadının götünde tanga gibi kalmış,

götünün arasına girmişti...

Kızı, “Anne, ne yapıyorsun böyle? Çıkar

şunu!” dediğinde, “Kızım ne var? Baban izin

vermiyor böyle şeyler giymeme, bir

bakıyorum şöyle, nasıl bir şeymiş bu diye. Ne

olacak yani, yemedim ya!” diyordu.

Görüntülerin sonunda kadının bikinilerden

birini kızına belli etmeden çantasına attığını

gördüm. Galiba bikini giymeyi çok sevmişti.

Kadın bu şekilde elbiseleri, mayo ve

bikinileri denemişti. Ve bunu yaparken

bütün vücudunu sergilemişti. Amı, götü,

memeleri olduğu gibi ortadaydı. Sikim kazık

gibi oldu. Koltukta oturmuş, ekran başına

kilitlenmiştim. 31 çekmeye başladım...

Ertesi gün dayanamadım ve ajansı arayıp,

çekim için gelen kızla görüşmem gerektiğini

söyledim. Kızın numarasını verdiler. Biraz

sonra tekrar aradım. Kıza ulaşamadığımı,

evinin yada bir yakınının telefonunu

istedim. Bana annesinin cebini

verebileceklerini söylediler. “Olur!” dedim.

Numarayı aldım. Annesinin adının da

Hayriye olduğunu öğrendim bu arada.

Aradım, kendimi tanıtınca hemen hatırladı.

Kendisine kızının resimlerini, TV yapımcısı

bir arkadaşımın gördüğünü ve çok

beğendiğini, kızını bir reklam filminde

oynatmak istediğini söyledim. Çok sevindi,

kızıyla konuşacağını söyledi. Ben de, “Bu

aşamada daha kızınıza haber vermeyin, bu

konuyu önce sizinle konuşmamız gerekiyor.

Yapımcı arkadaşım yarın öğleye doğru saat 11

gibi burada olacak, gelirseniz kızınızın

alacağı ücreti falan detaylı konuşuruz!”

dedim. Biraz tereddüt etti, ama işin ucunda

iyi para ödeneceğini duyunca, “Tamam, yarın

11’de orada olurum!” dedi. Beklediğim

olmuştu. Ertesi gün yapacağım çekimleri iptal

ettim.

Sabah erkenden işyerime gittim ve

Hayriye’yi beklemeye başladım. Saat tam

11’de geldi. Pembe renkli uzun bir etekle,

pembe türbanı vardı. Üzerinde de krem

renkli diz altına gelen bir pardesü. Güneş

gözlükleriyle birlikte çok seksi görünüyordu.

Geçen sefer giydiği beyaz renkli topuklu

ayakkabıları yine ayağındaydı. Altına parlak

ve ince ten renkli çorap giymişti. Kendisine

çay ikram ettim. “Hani, reklamcı arkadaşınız

gelmedi mi?” deyince, konuyu daha fazla

uzatmanın gereği yok diye düşünerek,

soyunma odasındaki kameranın kaydettiği

kadının çıplak resimlerini koydum önüne.

Resimleri görünce bir anda yüzü değişti,

kıpkırmızı oldu. Hiçbir şey söylemiyor,

resimlere tek tek bakıyordu. Ben sessizliği

bozdum ve “Hayriye hanım, siz mankenliğe

bayağı meraklıymışsınız. Üstelik vücudunuz

da buna müsait!” dedim. Bunu duyunca bana

bağırmaya ve küfretmeye başladı. Elimle

ağzını kapadım ve “Bana bak, ya beni

memnun edersin, yada bunları kocana

gösteririm! Haa, bir tane bikiniyi de çantana

attığını görmedim sanma!” dedim.

Bu sefer gözleri doldu ve ağlamaya başladı,

“Yalvarırım, böyle bir şey yapma. İstersen

para vereyim, ama böyle bir şey mümkün

değil. Olamaz!” diyordu. Ben de, “Ne parası

ulan, istersen ben sana para vereyim. Seni

sikmek istiyorum ben!” dedim. Hayriye

ağlamaya devam ederken dükkânın kapısını

içerden kilitledim ve “Hadi, bu işi fazla

uzatmayalım. Başka şansın yok. Neden

kızınla çekimlere geldiğin belli oldu.

Nerdeyse bütün mayoları, bikinileri

giymişsin!” dedim. Hayriye bana hakaretler,

küfürler ediyor, “Çoluğum çocuğum var,

yapma, etme!” deyip duruyordu. “Kızımın da

görüntüleri var mı?” diye sorunca, “Benim

kızınla işim yok, ben seninle ilgileniyorum!”

dedim. Ağlamaları biraz kesilmişti...

Onu elinden tuttum ve aşağıya götürdüm.

İçerisi karanlıktı, bütün ışıkları açtım.

Hayriye’ye platformun ortasına geçmesini

söyledim. Ben de makinemin başına geçtim.

Hayriye’nin resimlerini çekmeye başladım.

Pardesüsünü çıkarmasını söyleyince çıkardı.

Pembe uzun eteği ve beyaz gömleği ile kaldı.

Dar gömleğinin altından memeleri ve sutyeni

belli oluyordu. Türbanı halen başındaydı.

Ona, “Gömleğinin düğmelerini yavaş yavaş

aç!” dedim. “Lütfen yapma, ne olur!” dese de,

sonunda düğmelerini açmaya başladı. Sikim

gittikçe sertleşiyordu, bir taraftan resim

çekmeye devam ediyordum. Sonunda

düğmeleri tamamen açtı, sutyeni ortaya

çıkmıştı. Memeleri sutyeninden taşacakmış

gibiydi.

Gömleğini yanlara açmasını, ama

çıkarmamasını söyledim. Dediğim gibi

gömleğinin önünü yanlara iyice açtı. Bana

bakmıyor, sürekli (gercekyasanmissekshikayeleri.blogspot.com) başka tarafa bakıyordu. Bu

şekilde de resimlerini çektikten sonra,

“Tamam, şimdi çıkar gömleğini!” dedim. Kol

düğmelerini açtı ve gömleğini çıkardı. Şimdi

üzerinde sadece sutyenle kalmıştı. Ona

sürekli, “Sağa dön, sola dön, arkanı dön!”

gibi komutlar verdikçe dediklerimi itiraz

etmeden yapıyordu. Elimle işaret ederek

sutyenini açmasını söyledim. Bu kez itiraz

etti, ama ben ısrarlı olduğumu söyledim.

Arkadan kopçasını açınca sutyeninden taşan

memeleri öne doğru fırladı. Aynen

görüntülerdeki gibi dolgun ve büyük

memeleri sallanıyordu. Ancak sarkmışlardı. O

şekilde de resimlerini çekmeye devam ettim.

Sıra uzun pileli eteğine gelmişti. Eteğini de

çıkarmasını istedim. Arkadaki küçük

fermuarını açarak eteğini aşağı sıyırdı. Eteği

tamamen sıyırıp çıkarınca, diz üstüne gelen

parlak naylon çoraplı bacakları ortaya çıktı.

Bembeyaz kalçaları gün yüzü görmemişti,

üzerinde yine geçen günkü gibi pamuklu,

beyaz bir külot vardı. Külot kalçalarını,

kasıklarını sıkıyordu. Arkasını dönmesini

işaret ettim. Dönünce küçük külotunun koca

götünün yarısını anca kapladığını gördüm.

Sikim kazık gibi olmuştu ve pantolonum

artık rahatsızlık veriyordu. Ben de

soyunmaya başladım ve kısa sürede

çırılçıplak kaldım. O sırada Hayriye’nin sırtı

bana dönüktü. Bana doğru dönmesini

söyledim. Dönünce önümde sallanan kalkık

yarağımla karşılaştı. Yüzünü elleriyle kapadı

ama ben açmasını söyledim...

Yavaşça ellerini yüzünden çekti. Biraz önce

yüzüme bakmayan Hayriye bu sefer sürekli

bana ve yarağıma bakıp duruyordu.

Hayriye’nin amının kılları külotunun

kenarlarından belli oluyordu. Kalçalarında

alınmamış tüyler olduğunu gördüm. Bu

şekilde de resimlerini çektim. Ama benim de

sabrım sınırına dayanmıştı. Bir an önce

yarağımı amına sokmak için yanıyordum. Bu

sefer külotunu çıkarmasını söyledim. İtiraz

etmedi. Küçük külotunu kenarlarından

tutarak bacaklarından sıyırdı ve çıkardı. Amı

etliydi. Am dudakları kahverengi ve

büyüktü. Amının etrafındaki kılları epey bir

zamandır almadığı belliydi. Yine sağa, sola

dönmesini söylüyordum, o da itiraz etmeden

dönüyordu. Bu sefer sırtını bana dönüp

domalmasını söyledim. Dediğimi yaptı ve

ellerini dizlerine dayayarak eğildi. Ben

fotoğraf makinesiyle zoom yaparak amına

odaklanıyordum. Göt deliğinin etrafı kıllarla

çevriliydi. Göt deliği kılların ortasında kara

bir çukur gibi duruyordu.

Tekrar doğrulmasını söyledim. Artık onu

sikmek için sabırsızlanıyordum. Kalkık

yarağımı sıvazlayarak yanına yaklaştım.

Ayağındaki topuklularla boyu 1.75 kadar

vardı. Onu elinden tuttum ve köşedeki

masaya tutunarak domalmasını söyledim.

Domalınca bacaklarını iyice açtım, amı

tamamen ortadaydı. Başını arkaya doğru

çevirip, “Lütfen söz ver, sadece aramızda

kalacak bu olanlar, dimi?” dedi. Ben de, “Sen

merak etme!” dedim. Yarağımı tuttum ve

yavaş yavaş amına sokmaya başladım.

Hayriye, “Ahh, ımm!” diye söylenmeye

başladı. Önce yavaş, sonra hızlı hareketlerle

amına sokup çıkardıkça, Hayriye de, “Ahh,

ımm, ohh!” diye sesler çıkarıyordu. Ben

kalçalarından tutmuş onu kendime

çekiyordum, yarağımı taşaklarıma kadar

amına sokarken onun da zevk aldığı belliydi.

Amının içi sıcacıktı ve cayır cayır yanıyordu.

Amı yaşından dolayı genişlemişti, yarağımı

sokup çıkarırken zorlanmıyordum...

Bir süre sonra Hayriye amını yarağıma

bastırmaya başladı. Başını sağa sola

salladıkça başındaki türbanı sallanıyordu.

Onu hızlı hızlı sikerken masaya sıkıca

yapışmıştı, her bir yarak darbemle masa da

yerinden oynuyordu. Bir ara türbanının

üzerine çıkardığı güneş gözlükleri başından

kaydı ve öne doğru fırlayıp yere düştü. Daha

önce pek çok kadınla sikiştiğim için

deneyimliydim, o nedenle bir makine gibi

Hayriye’yi sikmeye devam ediyordum.

Onunsa böyle bir sikiş yaşamadığı belliydi.

Hayriye sanki nefesi kesilecekmiş gibi soluk

alıp veriyor, inliyordu. Bir süre sonra

yarağımı amından çıkardım, bana doğru

çevirdim. Yüzünü dönünce dudaklarına

yumuldum. Vücutlarımız birbirine değdikçe

azgınlığım artıyordu. Memelerini göğsümde

hissediyordum. Onun da istekli olduğu

belliydi. Kollarını boynuma dolamasını

söyleyince nefesimi kesecekmişçesine bana

sarıldı. Başındaki parlak türbanı tenime

değdikçe daha da azıyordum...

Onu kalçalarından tutarak kucakladım.

Hayriye bacaklarını belime dolamış,

boynuma sıkıca sarılmıştı. Yüzünü,

dudaklarını, boynunu öpüp kokladıkça daha

da zevk alıyordum. O güne kadar pek çok

kadın siktiğim halde böylesine zevk aldığımı

hatırlamıyordum. Onu masanın üzerine sırt

üstü uzandırdım. Ayağında halen naylon

çorapları ile topukluları vardı, o şekilde

bacaklarını havaya kaldırdım ve yanlara

doğru iyice açtım. Yarağımı yavaş yavaş

amına sokmaya başladım tekrar. Hayriye yine

inliyordu. Hızlanmaya başladım. Kasıklarım

kalçalarına çarptıkça, (şlap şlap şlap) sesleri

çıkıyordu. Hayriye masanın kenarlarından

sıkıca tutunmuş inliyor, koca memeleri

sallanıp duruyordu. Masa, üzerindeki ağırlık

nedeniyle gacır gucur sesler çıkarıyor, sanki

kırılacakmış gibi yerinde oynuyordu...

Hayriye’nin bacaklarını omzuma attım ve

memelerini avuçladım. Bir taraftan yarağımı

matkap gibi amına sokup çıkarıyor, bir süre

amında bekliyor bazen yavaş, bazen hızlı

hızlı sikmeye devam ediyordum. Hayriye’nin

yüzünde ağlıyor gibi bir ifade vardı, masa

şiddetle sallandıkça, inlemeye devam ediyor,

masaya daha sıkı tutunuyordu. Ben

memelerini sıkıca avuçlayıp, yoğurdukça

daha büyük bir zevk yaşıyordu. Memelerinin

üzerindeki ellerimi sıkıca tuttu, başını

sürekli sağa sola sallıyor, derin derin

inliyordu...

O zamana kadar pek çok kadın sikmiştim

ama böylesi bir zevki hiçbiri bana

vermemişti. Hayriye yaşından ve

görünümünden oldukça uzak, azgın ve

sikişken bir kadındı. Kocasının onu

doyuramadığı belliydi. Amının içine girip

çıkan yarağım onu zevkin doruklarına

uçuruyordu. Şimdi bir eliyle memelerini

avuçlamış elimi sıkıca tutuyor, diğeriyle de

içinde yarağım çalışan amını üstten

ovalıyordu. Her iki bacağı da omzumdaydı.

Naylon çoraplı bacakları sikerken öne arkaya

gidip geldiğimde, pat pat diye omuzlarıma

çarpıyor, yay gibi sallanıyordu. Ayağındaki

topuklu ayakkabıları ile birlikte ayakları

başımın her iki yanında tavana doğru

uzanıyor, sağa sola sallanıyordu. Yüksek

topuklu giyen kadınları her zaman

sevmişimdir. Şimdiyse ayağında topukluyla

bir kadını sikiyordum. Hayriye artık aldığı

zevkten inlemeyi bırakmış, adeta çığlık atar

gibi sesler çıkarmaya başlamıştı. Koca

salonun içinde sesleri duvarlara çarptıkça

yankılanıyordu. Sürekli, “Ohh, ahh, uhh,

devam et, ahh, ımm!” diye bağıra çağıra

inliyordu.

Spotlar yanıyordu, bütün pencerelerde kapalı

olduğundan içerisi çok sıcaktı. Dakikalardır

Hayriye’yi sikiyordum, ikimizin de vücutları

ter içinde kalmıştı. Artık boşalacağımı

anlamıştım. Daha da hızlı amının içinde

gidip gelmeye başladım. Kalçalarına çarpan

ter içindeki vücudum yine (şlap şlap şlap)

sesleri çıkarıyordu. Hayriye’nin çığlıkları,

inlemeleri birbirine karışmıştı. Bir eliyle

halen amını ovalamaya devam ederken,

diğeriyle masadan sıkıca tutunmuştu. O

esnada yarağımı amından çıkardım,

bacaklarını iki yana iyice ayırınca, döllerim

yarağımdan büyük bir tazyikle fışkırdı.

Döllerim Hayriye’nin yüzüne, boynuna,

memelerine, göbeğine bulaşmıştı. Yarağımı

kökünden sıvazlayarak tüm döllerimi dışarı

çıkarıyor, karnına, amının kıllarına

boşaltıyordum. Bu sırada Hayriye de

boşalmıştı ve kesik kesik inliyordu.

Boşalmamız birkaç dakika sürmüştü. Üzerine

akıttığım döllerim nedeniyle iğrenir gibi

olmuştu. Doğrulmak için çabalıyordu. Onu

elinden tutup yavaş yavaş kendime çektim.

Terden sırılsıklam olan sırtı sanki masaya

yapışmış gibiydi. Doğruldu ve masanın

üzerinde oturur vaziyette kaldı. Kağıt bir

havlu verdim ve bununla yüzündeki,

memelerindeki dölleri sildi.

Hayriye’ye sıkıca sarıldım ve “Hayatımda

böyle zevk almadım!” dedim. “Ben de öyle!

Kocam yıllardır bana böyle bir zevk ve

mutluluk yaşatmadı. Zaten son iki yıldır hiç

sikişmemiştik!” dedi. “Neden?” diye sordum.

“Kendisi hasta, erkekliği öldü. İki yıldır

kendi kendimi tatmin ediyorum!” dedi.

“Merak etme bundan sonra ben varım. Ne

zaman istersen emrindeyim!” dedim

mutlulukla. “Hani tek sefer demiştin?” dedi

bu kez. Ben de, “Senin tadını bir kere aldım,

bir daha bırakmam. Korkma bu yaşananlar

aramızda kalacak. Yeter ki sen de iste!”

dedim. Boynuma sıkıca sarıldı ve uzun uzun

öptü...

Sonra, “Saat kaç?” diye sordu. “İkiye geliyor.”

dedim. “Benim gitmem gerek!” dedi. Onu

kucakladığım gibi masadan kaldırdım.

Bugünlük bu kadar yeterliydi. Sonuçta evli

bir kadındı ve aramızda yaşananların ve

yaşanacakların bilinmesini istemiyorduk. Bu

nedenle ben de sabırlı davranmalıydım.

Yoksa aslında istediğim Hayriye’yi defalarca

sikmekti. Üzerimizi giyindik ve toparlandık.

Birbirimize tekrar sarıldık. Ona, “Beni ne

zaman istersen ara!” dedim. “Tamam!” dedi.

Ona bir güneş gözlüğü borçlanmıştım,

sikişmenin şiddetiyle başından fırlayan

güneş gözlüğü yere çarpınca çerçevesi

kırılmıştı. Ona, “Gelecek sefer borcumu

öderim!” dedim gülerek. Dükkanın kapısını

açıp kendisini yolcu ettim.

Hayatımın en zevk verici sikiş deneyimini

yaşamıştım. Bir dahaki sikişeceğimiz seferi

sabırsızlıkla bekliyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder