1 Aralık 2014 Pazartesi

şirkette vermedigim kalmadı


Merhaba. Ben bir Ticaret şirketinde Satış ve Pazarlama bölümünün

müdürüyüm. Benim şirketteki görevim, diğer bölümlere göre en rahat

olanıydı. Sadece şirketin yapacağı ticaretteki malları alıp,

satıyordum. Şöyle zor bir tarafı vardı, şirketin kâr etmesi de,

zarar etmesi de bana bağlıydı. O yüzden satılacak malları çok iyi

seçmem gerekiyordu. Şirket büyüdükçe artık başka bölümlerden yardıma

gelen elemanlar kendi bölümlerine gönderildi ve biz de bu işi bilen

ve bu iş için okumuş kişileri almayı planladık.


Bu konu için patronum Gökhan bey beni odasına çağırdı ve “Engin,

şirket senin sayende çok fazla ilerledi. Hem adımızı duyurduk hemde

geçen yıl en yüksek gelir yapan şirketler arasına girdik. O yüzden

artık senin bölümüne birilerini alacağım bu işi bilen. Bu alacağım

kişilerle sen çalışacağın için, öncelikle girecekleri de sen

belirleyeceksin ve belirlediğin kişileri sonra bir mülakata daha

çağıracağız. Ben de görüştükten sonra olumlu karar verirsem işe

alırız.” dedi. Ben de, “Tamam Gökhan bey!” diyerek odasından çıktım.


Şirketin resmi sitesine, şirketimize Satış ve Pazarlama bölümüne

personel alınacağı ve aranan kriterler ile ilgili güzel bir yazı

yazdım. Ben kafamda zaten planımı yapmıştım, genç kişileri alarak,

güçlü bir ekiple uzun süre çalışacaktım. Sekreter, başvuranları bana

bağlıyor ve ben de onlara mülakat için gün veriyordum.


Mart ayının başlarındaydık, ilk iş görüşme günü gelmişti. Toplam 12

kişi gelecekti o gün iş başvurusuna. Odamın önündeki koltuklarda

oturmuşlardı ve sırayla hepsini aldım içeriye. 12 kişi arasından

Özgür ve Sinem adlı iki kişiyi gözüme kestirmiştim. Özgür bey 23

yaşındaydı, Üniversiteden geçen sene çok iyi bir derece ile mezun

olmuştu ve ayrıca İngilizce ve Fransızca biliyordu. Bunun yanında da

işimize yarayacak bilgisayar programlarını da profesyonel derecede

iyi kullanıyordu.


Sinem hanım da 25 yaşındaydı, o da Özgür beyin mezun olduğu

Üniversiteden sadece 3 sene önce mezun olmuştu. Sinem hanım da iyi

bir dereceyle bitirmişti Üniversiteyi. Bizden önce 1 şirkette

çalışmış, ama anlaşmazlıklardan dolayı ayrılmıştı. İngilizce,

Fransızca ve Almanca biliyordu. O gün görüşme bitmişti, ama ben de

bitmiştim. İşlerin en yoğun olduğu günler bile bu kadar

yorulmuyordum.


Aradan 1 hafta geçtikten sonra Özgür bey ve Sinem hanımı arayarak

ilk mülakattan başarıyla geçtiklerini söyledim ve bu hafta içinde

şirkete gelerek patronumuz Gökhan beyle son mülakata gireceklerini

söyledim. İkisi de tesadüftür ki, aynı gün sadece 1’er saat

aralıklarla gelmişlerdi. İkisi de patronla yarım saatlik bir

mülakata girmişlerdi. Ve şirketten ayrıldıklarında, “İkisi de çok

iyi, alalım işe!” dedi Gökhan bey. Ben de haftasonu onları arayarak

müjdeli haberi verdim.


İşe başladıktan sonra aramız çok iyi olmuştu ikisiylede. Müdür

olduğum için onlara karşı sert davranmıyor, aksine arkadaşları gibi

davranıyordum, zaten ikisiyle de aramda çok yaş farkı yoktu. Yalnız

Sinem hanımda işe başladıktan sonra bir tuhaflık sezmiştim. Son

günlerde bana çok ilgili davranıyor, sürekli küçük sebeplerden

dolayı odama girip çıkıyordu. İlgiliydi benimle ve benim içinmidir

bilmem ama, çok tahrik edici, açık kıyafetler giyiyordu. Üstelik 2

senelik evliydi, buna rağmen bu kadar açık giyinmesini

anlayamamıştım. En son Üniversite yıllarında birkaç kaçamağım

olduğundan, seksle son 2-3 yıldır aram yoktu. Sinem’i ben de kafaya

koymuştum, mutlaka sikecektim artık.


Haziran ayına girmiştik, Çin’de bir şirket ile görüşüyorduk.

Satacağımız maldan çok iyi bir para alacaktık, o yüzden adamların

neredeyse bir dediğini iki etmiyorduk. Bizden alacakları mal ile

ilgili geniş bir rapor istemişlerdi, hemde 1 hafta içerisinde. Bu

raporu tek başıma hazırlamam zordu, Özgür bey de 1 haftalık izine

ayrıldığından, Sinem hanımla beraber uğraşıyorduk, ama bitmeyecek

gibiydi. Sinem’e, “Bugün işin yoksa 1 saat mesaiye kalalım, yoksa

bitmeyecek bu rapor!” dediğimde, “Evet bitmeyecek gibi, tamam

kalabilirim!” dedi ve telefonunu alıp kocasına haber verdi. Ben

raporu o gün bitirmiştim, çok az ek bilgiler kalmıştı, ama yazdığım

raporu ona göstermemiştim, o yüzden daha bitmesine çok var

sanıyordu. Saat 17:30’da bizim mesaimiz bitmişti. Bölümün kapısını

kapatıp kilitledim. Sinem bana sorgularca bakarken, “Rahatsız

etmemeleri için!” dediğimde gülümsedi. İşe başladıktan sonra Sinem

yine bana ilgili davranmaya başlamıştı. Yarım saat kadar sonra

dolabı göstererek, “Sinem şu dolabın en alt rafından Satış Planlama

dosyasını verir misin?” dedim.


“Tabii ki!” diyerek dolabın kapısını açtı. Altında diz üstünde siyah

dar bir etek, üstünde de eteğin içine sokulmuş dar bir yeşil gömlek

vardı. Göğüsleri tamamen meydandaydı. Sinem çok güzel bir kızdı

aslında, kocası çok şanslı adam diye düşünüyordum hep. Boyu 1.80’e

yakın, yeşil gözleri, beyaz teni ve siyah saçlarıyla tam bir afetti.

Vücudu da çok iyiydi. Kalçaları dolgundu ve kıyafetten kendini belli

ediyordu. Göğüsleri de büyük ve dikti, giydiği kıyafetler de

göğüslerini ön plana çıkartıyordu. Sinem domalarak dolabın içine

bakmaya başladı, normalde en önde olmasına rağmen dosyayı arıyormuş

gibi yapıyordu. Kısacık eteği domalınca iyice toplandı ve

kalçalarının 2-3 cm altına kadar geldi.


Yerimden kalktım ve Sinem’in arkasından yaklaşıp yarrağımı

kalçalarının arasına dayadım ve belinden tuttum. Birkaç saniye

bekledikten sonra ayağa kalktı ve gülümseyerek yüzüme bakıp

dudaklarını yavaşça yaklaştırdı. En sonunda dudaklarımız birbirine

değdi ve öpüşmeye başladık. Yavaş yavaş öpüşüyorduk, zaten çok

vaktimiz vardı. Öpüşürken elim de kalçasındaydı ve sıkmaya

başlamıştım. Sinemle öpüşmelerimiz hızlanmaya başlamıştı. Ellerimi

kalçalarından çektim ve üstündeki yeşil gömleğin düğmelerini yavaş

yavaş açmaya başladım. En sonunda gömleğinin eteğin içinde kalan

kısmını da çekip çıkarttım. Artık üzerinde sadece kırmızı südyeniyle

kalmıştı.


Südyenini arkadan açtım ve bırakmamla beraber südyeni üzerinden

kayarak yere düştü. Öpüşmeyi bıraktım ve göğüslerini izlemeye

başladım. Büyük ve dik göğüsleri tam bana bakıyordu. Hemen birini

ağzıma aldım ve emmeye başladım. Sinemi bu arada dolaba doğru

dayamıştım. Sinem de hafiften inliyor ve bacaklarını okşuyordu.

Diğer göğsüne de ben elimi attım ve yoğurmaya başladım. Göğüslerini

uzunca süre emdikten sonra eteğini indirdim. Altında kırmızı

dantelli bir külot vardı. Sanki sikileceğini biliyor gibiydi, amının

üstünü de traş etmişti ve bir tane tüy yoktu. Yerde dizimin üstüne

çöktüm ve sağ bacağını omzumun üstüne aldım. Amı iyice açılmıştı ve

alttan emmeye başladım.


Sinemin amı iyice sulanmıştı, inlemeleri de artıyor, elleriyle

göğüslerini sıkarak, gözleri kapalı bir şekilde hafif hafif

inliyordu. Ben ise pantolonumun üzerinden yarrağımı okşamaya

başladım bu arada. Amını yalamayı bıraktım ve ayağa kalkarak

kravatımı boynumdan çözdüm ve ardından gömleğimi de hızlıca

çıkarttım. Sinem de pantolonumu ve boxerımı indirdikten sonra

yarrağımı çıkartıp direkt ağzına aldı. Yarrak görmemiş gibi

yalıyordu. Sikim dakikalar içinde sırılsıklam olmuştu. İyice

büyümeye başladı sikim ağzında, bu arada taşaklarımı okşuyordu ve

iyice zevk almamı sağlıyordu. Sinem’in yarrağımı daha hızlı yalaması

için saçlarından tutarak sikime bastırıyordum ve o da bu tempoya

uyarak iyice hızlanıyordu.


25 yaşında evli bir kadındı, ama sanki bir orospu gibi profesyonelce

sevişiyordu. Sinem’i tuttum ve kaldırdım, masama doğru domalttım.

İkimiz de çırılçıplaktık, hemen sikimi eline aldım ve amının

girişine getirdim. İçine girmeden önce, “Aylardır beni azdırıyorsun,

şimdi sana hayatının sikişini yaşatacağım!” diyerek bir anda içine

kökledim. Sinemden çıkan, “Ahhhhh!” sesi tüm odayı sallamıştı. Ben

canının acımasına bakmıyor, sürekli köklüyordum. Amı ne çok dar, ne

de sikilmeyecek kadar çok genişti, müthiş bir zevk alıyordum. Bu

arada farkında olmadan kendimi iyice kasmaya başlamıştım, ne

oluyordu vücuduma ben de anlamıyordum. Uzun süredir sevişmemenin

sonucu olarak 10 dakika siktikten sonra boşalacağımı anladım ve

içinden çıkarak kalçalarının üzerine boşaldım.


Sinem yavaş yavaş toparlandı ve odamdan çıktı. Bölümümüz büyük

olduğu için lavabomuz da vardı bize ait. Oraya giderek kalçalarını

temizledi ve dağınık saçını toparlayıp, makyajını yaptı ve yanıma

geldi. Ona, “Birazdan yine başlarız, sana doymadım!” dedim. O da,

“Başlayalım aşkım!” dedi, ama o arada telefonu çaldı. Çantasından

telefonunu alıp baktığında, “Öff yaa, kocam arıyor!” dedi ve

telefonu açtı. Bir süre kocasını dinledikten sonra, “Tamam aşkım,

yok iş uzadı biraz da, 10 dakika içinde geliyorum. Öptüüüm!” dedi ve

kapattı. Bana bakıp, “Üzgünüm hayatım, gitmeliyim! Ama söz, bir daha

yine yapacağız, hem de daha uzun!” dedi ve hızlıca giyinip yanıma

geldi, dudaklarımı öpüp şirketten ayrıldı. Ben de biraz dinlenip bir

sigara içtikten sonra, etrafı toparladım ve şirketten ayrıldım.


Bu bir başlangıçtı sadece, hissediyordum ileride daha güzel günler

yaşayacaktık.


Arabamla evime doğru giderken bu yaşadığım olayları düşünüyordum.

Çok güzel bir an yaşamıştık, ama kocasının Sinem’i aramasıyla

beraber bu müthiş an bozulmuştu. Canımı sıkmıştı bu olay, zevkli

anların bozulmasından nefret ederdim. Eve varınca dışardan yemek

siparişi verdim. Yemeğimi bitirdikten sonra, kendime bir bira açtım.

Biraz TV ve Laptop keyfi yaptıktan sonra, gece saat 23:00 gibi

yatağıma yattım. Tam uyuyacağım sırada telefonuma Sinem’den bir

mesaj geldi. “Bugün için özür dilerim. Kocamın arayacağından haberim

yoktu, ama istiyorsan yarın yine mesaiye kalabiliriz? :) ” yazıyordu.

Yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşmuştu, “Tamam o zaman, yarın

affettir kendini bana! :) ” yazdım ve gönderdikten sonra telefonu

bırakıp uyudum.


Sabah şirkete yarım saat erken gitmiştim. Diğer bölümden arkadaşım

Mert geldi (gercekyasanmissekshikayeleri.blogspot.com) yanıma. Mert’le 5 dakika kadar havadan sudan muhabbet

ettik. Ama ben çok konuşmuyordum, dün gece yaşadıklarımı Mert’e

anlatsam mı diye düşünüyordum. Sonunda anlatmaya karar verdim ve

“Mert, hani sana bahsediyordum ya, Sinem bana asılıyor falan diye…

Dün Sinem’i siktim!” dedim. Mert’in birden yüzü bembeyaz oldu,

kekeleyerek, “Nasıl lan?” dedi. Ben de olanları en ince ayrıntısına

kadar anlattım.


Tam konuşmamız bittiğinde Sinem de geldi. Mert’i görünce biraz

resmileşerek, “Günaydın demek için girmiştim. Rahatsız etmedim

umarım?” dedi. Ben de, “Yok yok, ben de Mert’le sohbet ediyordum

zaten, gel otur!” dedim ve Mert’in karşısındaki koltuğu gösterdim.

Sinem o gün tam bir afet olmuştu, altında ayak bileklerinin biraz

üstünde biten beyaz bir tayt, üstüne de kalçalarının bir bölümüne

kapatan Siyah bir uzun elbise giymişti. Ayaklarındaki siyah topuklu

ayakkabıları ile kalçaları iyice dik gözüküyordu. Yarım saat kadar

sohbet ettik, sonrasında Mert izin isteyerek kalktı ve kendi

bölümüne gitti. Sinem’e, “Kızım taş gibi olmuşsun!” dediğimde,

gülümseyerek, “Teşekkür ederim! Bu gün de mesaiye kalacağız ya, onun

için!” dedi. “Kızım kocan 2 gün üst üste mesaiye kalmandan

şüphelenmesin?” dediğimde, “Yok ya, dün gece onu öyle bir mutlu

ettim ki, şüphelenmez! Rahat ol!” dedi.


Öğlene kadar Çin’e göndereceğim raporun son eklerini hallettikten

sonra, Sinem’e, “Sana bir şey söyleyeceğim… Dün normalde raporu

bitirmiştim. Seninle yalnız kalabilmek için öyle bir yalan

uydurdum!” dediğimde, Sinem bir kahkaha patlattı ve “Manyaksın sen!”

deyip bir daha güldü. Saat’e baktığımda 12:00 olmuştu. “Hadi yemeğe

gidelim.” dedim ve ceketimi alarak çıktık. Şirketin yemekhanesi

yerine dışarıda yemek yiyecektik. Benim arabama bindik ve onu lüks

bir restoranta götürdüm. Yemekle beraber birer kadeh şarap içip

şirkete geri döndük.


Saat 15:00 gibi Gökhan bey geldi odama ve “Sinem’i çağır hemen!”

dedi. Gidip, raporları inceleyen Sinem’i çağırdım. Gökhan beyi

dinliyorduk. Bana bir şey demeden (Sinem’i çağır!) demesi bir an dün

gece olanları gördüğünü veya duyduğunu düşündürdü, ama dün gece kapı

kilitliydi, Mert te beni satıp anlatmazdı patrona, o yüzden başka

bir şey söyleyecektir diye teselli ediyordum kendimi.


Gökhan bey, “Engin, sen daha tecrübeli olduğun için ve alacağımız

işin de büyük olmasından dolayı, seni Çin’e göndereceğim haftaya.

Yanına Sinem hanımı alabilirsin, o da orada tecrübe kazanır. Sen

yokken yerine Mert bakacak!” dedi. Ardından benim yanıma yaklaşarak,

“Size güveniyorum!” dedi ve odamdan çıktı.


Çin’e satacağımız maldan önce biraz numune gönderecektik, o numuneyi

kontrol etmem için aşağıdan haber geldi. Sinem’i de yanıma alarak

depoya indim. Depoda numuneleri tek tek kontrol etmeye başladık. Bu

arada işçiler de Sinem’i baştan sona süzüyordu. Numuneleri kontrol

ettikten sonra, “Tamamdır, gönderebilirsiniz!” dedim ve Sinem’le

beraber yukarıya çıkmak için depodan ayrıldık. Asansöre

bindiğimizde, “Adamlar seni nasıl süzüyordu, gördün mü?” dedim ve

güldüm. Sinem de, “Fark ettim, fark ettim!” dedi ve gülümsedi.

Bölümümüze geldiğimizde saat 17:00 olmuştu. Yarım saat kadar boş boş

oturduk. Mesai bitiminden 10 dakika kadar sonra Sinem yanıma geldi

ve gülümseyerek, “Mesaiye başlıyor muyuz?” dedi. “Hayır, gel

benimle!” dedim ve beraberce şirketten çıktık.


Sinem’e, “Arabana bin ve beni takip et!” dedim ve başka bir şey

söylemeden arabama bindim. Yola çıktıktan sonra Sinem de biraz

mesafe bırakıp beni takip ediyordu. Evime götürmek istemiyordum,

apartmanda oturduğumdan dolayı laf olabilirdi. O yüzden Otel’e

sürdüm arabayı. Arabaları park ettikten sonra Sinem’e, “Biraz bekle,

sonra resepsiyona beni sor!” dedim. Resepsiyondan bir oda istedim.

Odayı aldıktan sonra, “5 dakika sonra arkadaşım gelecek, onu da

odama gönderir misiniz?” dedim ve asansöre binip odama çıktım. Sinem

gelmeden önce oda servisini arayarak bir şişe şarapla iki kadeh

istedim. Çok geçmeden odamın kapısı çalındı, oda servisi gelmişti.

Şarabı ve kadehleri aldım ve teşekkür ederek kapıyı kapattım. Az

sonra da Sinem geldi. Sinem içeri girince, “Sen çılgınsın!” dedi ve

güldü. Hemen koltuğa oturttum ve ben de yanına oturup birer kadeh

şarap koyup içmeye başladık.


Şaraplarımız bitince Sinem’in dudaklarına yapıştım. Öpüşürken bir

yandan bir elim göğsünü okşuyordu. Öpüşmemize yatakta devam etmek

için onu kucakladım ve yatağa attıktan sonra dudaklarına tekrardan

yapıştım. Kısa bir öpüşme faslından sonra boynunu öpmeye hatta

yalamaya başladım. Elim de taytının üzerinden bacaklarını okşuyordu.

Öpüşmeyi bırakıp üstündeki siyah elbiseyi çıkarttım. Sinem de

topuklu ayakkabılarını çıkartmıştı. Altında südyen yoktu, hemen

göğüslerine yapıştım. O da beni iyice göğüslerine bastırıyordu.

Göğüs uçları ağzımın içinde hızla büyümeye başladı, yavaşça, “Ihh,

ıhhh!” diye inliyordu Sinem.


Göğüslerinin yalanmasından çok hoşlanıyordu, veya ben öyle

sanıyordum. Elimi kalçalarının yan bölümlerine atarak okşuyordum.

Sırt üstü yattığından kalçalarını tam olarak sıkamıyordum. Sikimi

amına yaslamaya başladım. Altında tayt olduğundan dolayı amını

hissedebiliyordum. Pantolonumun kemerini ve fermuarını çözdüm,

göğüslerini bıraktım ve ayağa kalkıp pantolonumu çıkarttıktan sonra

boxerımı ona bıraktım. Boxerımı çıkarttı ve yarrağımı emmeye

başladı. Bir eliyle yarrağımı okşuyor, diğer eliyle de taytının

içine elini atmış, amıyla oynuyordu.


O gün daha bir istekli yalıyordu yarrağımı, her halde yaptığım

sürprizden ve loş ortamdan etkilenmişti. Tabii ki şarabın da etkisi

olduğunu düşünüyordum. Sikimi bırakmasını söyledim ve son birkaç kez

daha yalayıp bıraktı. Ayağa kaldırdım ve dudaklarına küçük bir

öpücük kondurduktan sonra arkasını döndürdüm. Kalçaları beyaz

taytından harika gözüküyordu. Taytını çıkarttığımda içinde külot

olmadığını da fark edince iyice azdım. Hemen taytını çıkarttım ve

kenara attıktan sonra yatağa domalttım.


Sinem’in amını yalamadan direkt sikimi içine soktum. Bir anda

kökleyince Sinem çığlık attı. Sinem’i hızlı hızlı sikerken

kalçalarını da sıkıyordum ve ara sıra tokatlar atıyordum. Süt beyazı

kalçaları kızarmaya başlamıştı. Sinem de sert seksi seviyordu

galiba, o yüzden bana hiç kızmıyor veya itiraz etmiyordu. Sinem’e,

“Seni bu sefer öyle bir sikeceğim ki, eve gidince halin kalmayacak!”

diyordum. O da, “Sik beni, o salak kocamın düzgün sikemediği amı sen

sik!” diyordu. Bu laf biraz kafama takılsa da, o anki zevkten çok

üstünde durmadım, büyük ihtimal aldığı zevkten dolayı öyle diyordu.

Sinem kendini kasmaya başlamış ve inlemeleri de çoğalmıştı.

Yarrağıma da sular geliyordu, Sinem orgazm olmuştu, ama halen aynı

azgınlıkla devam ediyordu kendini siktirmeye.


Biraz yorulmuştum ve içinden çıktım. Yatağa sırt üstü yattım ve

sikimi yalamasını istedim. Sinem hırsla sikimi ağzına alarak

yalamaya başladı. Ben de onu izlemeye başladım tabii ki. Bir sigara

yaktım ve içmeye başladım. Sinem arada bir yarrağımı bırakıp,

sigaramı ağzımdan alıyor ve bir kez çekip geri bana veriyor ve işine

geri dönüyordu. Sigaram bitmişti. Sinem’i kucağıma aldım ve

yarrağımı amına soktum. Sinem, yüzü bana dönük bir şekilde, ata

biner gibi kucağımdaydı. Hemen zıplamaya başladı, yarrağımı köküne

kadar ve hiç durmadan alıyordu. Ben de arada belinden tutarak onun

zıplamasına destek oluyordum. Sinem kendini çok kaptırmıştı, ara

sıra yarrağım amından çıkıyordu, ama hemen elini atıp yerine

yerleştirip zıplamaya devam ediyordu.


Sinem kendini geriye attı, ben de klitorisini okşuyordum, iyice

zevke getiriyordum onu. Ve tekrardan orgazm oldu. Ben 25 dakikadır

sikmeme rağmen yeni boşalıyordum. Sinem’in hemen amından çıktım ve

biraz kendi göbeğime biraz da çıkmadan önce onun göbeğine geldi

döllerim. Hemen üstümden kaldırdım ve banyoda göbeğime bulaşan

dölleri temizledim. Geri geldiğimde Sinem yatağa yatmış sigara

içiyordu. Yanına oturdum ve ilk başta unuttuğum işi yapmaya

başladım. Sinem’in bacaklarını ikiye ayırdım ve amını yalamaya

başladım. Sinem sigarasını içerken beni izliyor, ara sıra da başımı

okşayarak sanki ödüllendiriyordu. Sinem’in amını 5 dakika kadar

yaladıktan sonra belinden çekerek yatağa tam olarak sırt üstü

yatırdım ve bacaklarını iyice yukarıya kaldırarak göt deliğini

meydana çıkarttım. Göt deliğini yalamaya başladım ve elimle de

klitorisini okşuyordum. Sinem’in iniltileri yine artmaya başladı.


Sinem’in göt deliğine parmağımı sokmaya başladım. Yavaş yavaş

hazırlıyordum onu, 5 dakika kadar parmakladıktan sonra göt deliği

iyice açıldı. Sikimi göt deliğine sokup bastırmamla beraber yarısına

kadar girdim. Sinem de girmemle beraber çığlık attı ve sonra, “Evet,

evet daha sert!” demeye başladı. Hem acı çekip, hem de bu kadar

istekli olması daha da zevke getirdi beni. Bu arada bağırmaması için

dudaklarına yapıştım. Dudaklarımızı parçalarcasına öpüşüyorduk

birbirimizle. Köküne kadar girmiştim Sinem’in götüne ve hızlı hızlı

sikiyordum. Acayip zevk alıyordum o güzelim götünü sikmekten. 20

dakika kadar aynı pozisyonda sikiştik Sinem’le. Hem dudaklarını hem

de göğüslerini öpe öpe morartmıştım. Artık boşalacaktım ve son bir

köklememle beraber döllerimi götüne boşalttım.


Havadaki bacaklarını bırakıp, götünden çıkmamla beraber, Sinem

yatakta yayıldı kaldı. Ben de yanına attım kendimi ve biraz

dinlendik. Sinem kalktı ve banyoya girdi. Birkaç dakika sonra ben de

kalktım, banyoya girdim. Sinem duş alıyordu, hemen girdim duşa ve

kalçalarını, sırtını köpükledim. Kalçaları kıpkırmızı olmuştu. Sinem

yıkanıp çıktıktan sonra ben de bir duş aldım. Banyodan çıktığımda

Sinem giyinmişti. Ben de hızlıca giyindim, beraberce çıktık odadan.

Tabii ki Sinem benden önce çıktı otelden. Ben de resepsiyona odanın

anahtarını teslim edip öyle çıktım. Otoparkta konuşmadık hiç, hemen

arabalara bindik ve evlerimize gittik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder